Mütercim ve Tercüman Arasındaki Farklar Nelerdir?
Mütercim ve tercümanlar arasındaki farklar üzerine düşündüğümüzde, çevirinin temel işlevi üzerine odaklanarak başlamak önem taşır. Çeviri, bir dildeki metnin anlamını farklı bir dile aktararak yeniden yapılandırma sürecidir. Yani, çeviri aslında bir tür dil aktarma işlemi olarak tanımlanabilir. Kaynak dilden hedef dile bilgi aktarımı, bu işleme dayanmaktadır. Peki, mütercim ile tercüman arasında nasıl bir fark vardır? Bu soru pek çok kişinin merak ettiği konulardan biridir ve öncelikle bu mesleğin kökenleri hakkında bilgi sahibi olunması önemlidir. Mütercim tercümanlık mesleği, toplumsal ihtiyaçlar sonucunda doğmuş ve köklü bir geçmişe sahiptir. Bu meslek, birçok alanda, özellikle toplumla bağ kurulan konularda uygulanabilmektedir. Bu yüzden siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda mütercim ve tercümanlar önemli görevler üstlenmektedir.
Çeviri Nedir?
Çeviri, toplumların tarih sahnesine çıktığından beri kritik bir alan olarak görülmüştür. İnsanların farklı toplumlar ya da kültürler arasında anlaşabilmek ve etkili iletişim kurabilmek için çeviriye ihtiyaç duydukları gerçeği yadsınamaz. Dil, insanlar arasında iletişimi mümkün kılan en önemli araçlardan biridir. Dil birliği olmadığı durumlarda, farklı diller konuşan topluluklar arasında anlaşmayı sağlamak çeviri yöntemleri sayesinde mümkün hale gelir. Dolayısıyla çeviri, farklı kültürel ve dilsel özelliklere sahip toplumların birbirini anlaması için ekonomik, sosyal veya siyasi alanlarda başvurdukları başlıca yöntemlerden biridir. Çeviri ihtiyacının artmasına sanayi devrimi sonrası meydana gelen siyasi, sosyal ve ekonomik değişimler büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Özellikle 19. yüzyıl boyunca yaşanan gelişmeler uluslararası anlaşmalara ve iş birliklerine daha fazla önem kazandırmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında artan kültürler arası etkileşim ve iletişim ihtiyacı, mütercim ve tercüman mesleklerinin yaygınlaşmasında büyük etken olmuştur. Artan talep doğrultusunda bu alanda eğitim veren kurumların sayısı hızla artmış, profesyonel çevirmenlere olan gereksinim belirginleşmiştir. 20. yüzyılın sonlarına doğru ülkelerin uluslararası anlamda iş birliklerini güçlendirmeleri ile kültürler karşılıklı etkileşime girmiştir. Teknolojinin hızlı gelişimi ise bu etkileşimi artırıcı yönde önemli bir rol oynamıştır. Bu dönemde iletişimin önemi artarken, mütercim ve tercüman meslek gruplarına duyulan ihtiyaç da yükselmiştir. Bu artış nitelikli profesyonel çevirmenlere olan talebi de beraberinde getirmiştir. Çevirmenler yalnızca diller arasında mekanik aktarım yapmakla kalmaz, kaynak metni derinlemesine anlayarak anlamlı bir şekilde hedef dile aktarmaları gerekmektedir. Çevirmene düşen bu sorumluluklar arasında dillerin kültürel bağlamlarına hâkim olmak da bulunur. İki kültürü de kapsamlı bir şekilde bilmek mütercim ve tercüman başarılı bir çeviri yapabilmesi için elzemdir. Bu yüzden mütercim ve tercüman yetiştiren akademik bölümlere, aynı zamanda Çeviribilim denilmektedir.
Mütercim ve Tercüman Arasındaki Farklar
Mütercim ve tercüman kavramları, çeviri dünyasında sıkça yan yana kullanılan terimler olmalarına rağmen, aslında görev tanımları ve günlük uygulamaları açısından birbirinden belirgin şekilde ayrılırlar. Öncelikle, mütercimlerin çalışma biçimlerine göz attığımızda, yazılı kaynaklarla uğraştıklarını görürüz. Bu nedenle, mütercimlerin genellikle çalışma ortamları, masa başı veya ofis benzeri mekanlar olmaktadır çünkü belgelerle sakin bir şekilde çalışmak için bu tür ortamlara ihtiyaç duyulur. Mütercimlerin işlerini yaparken zaman baskısı genellikle tercümanlara kıyasla daha esnektir. Çalışmalarını teslim etmeleri gereken evraklar için belirli bir teslim süresi verilmiş olsa da, anında tepki verme zorunlulukları yoktur. Dolayısıyla mütercimler, zamanlarını daha planlı bir şekilde kullanabilirler. Öte yandan, tercümanlar için zaman çok daha kritik bir faktördür. Öne çıkan temel farklardan biri budur; tercümanlar, kaynak dildeki bilgiyi hızlı bir şekilde hedef dile çevirmekle yükümlüdürler. Bunu ya anlık ya da sadece birkaç dakika içinde gerçekleştirmek zorunda olduklarından, hata yapma oranlarının düşük olması beklenir ve bu yönde ciddi bir baskı altında çalışırlar. Tercümanların görevleri genellikle sözlü iletişimin sona ermesiyle son bulur. Örneğin, bir toplantının tamamlanması, masabaşı çeviri yapan mütercimlerde olduğu gibi mesai bitimiyle eşitlenen bir durumu ifade eder. Simultane çeviri sırasında ise tercümanların hata payı daha da kritik hale gelir çünkü bu tür çeviri sırasında hataların düzeltilmesi imkanı çok sınırlıdır. Dolayısıyla mütercim ve tercüman aynı mesleki alan içerisinde farklı sorumluluklarla işlerini sürdüren iki ayrı pozisyon olduğunu anlamak önemlidir. Her iki pozisyon da bir çeviri sürecinin vazgeçilmez unsurlarıdır ve her biri kendi rolünde dil hakimiyeti gerektiren belirgin uzmanlıklar barındırır. Çeviri işlemi boyunca karşılaşılan bu farklılıklar, aslında tek bir meslek dalının farklı yollardan icra edilmesini ortaya koyar.